Röportaj: Hazan Aköz Fotoğraflar: Zeynel Abidin Ağgül
Heygirl dergisi şubat sayısında, Hepsi kızlarını ve "Hepsi 1" dizisindeki rol arkadaşlarını buluşturdu.
NOT:CEMRENİN EN SEVDİĞİ ŞARKI PHONTOM PLANET CALİFORNİA'DIR.(HEMEN YAN TARAFTA BUNU İZLE <<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<)
SORULAR
1- İlk aşkınızı anlatır mısınız?
2- İlk kez kime "Seni Seviyorum" dediniz?
3- İlk öpüşmenizde ne hissetiniz?
4- Aşkla ilgili en büyük korkunuz nedir?
5- En uzun ve en kısa ilişkiniz ne kadar sürdü?
6- Sevgilinizden beklediğin en önemli şey nedir?
7- Sevgililer Günü hakkında neler düşünüyorsun?
Dizideki sevgilileriyle 14 Şubat Sevgililer Günü pozu veren Hepsi kızları, aşka dair sırlarını anlattılar.
Hepsi bir arada artı aşkları da
Hepsi kızları ve "Hepsi 1" dizisinin yakışıklıları, 14 Şubat’ta kutlanacak Sevgiler Günü’ne özel olarak Hey Girl dergisine konuştular. İşte Hepsi üyelerinin ve dizideki yakışıklı sevgililerinin aşka dair sırları...
En kısa ilişkim 3 ay
Gülçin
1- İlkokuldaydım, kime aşık olduğumu hatırlamıyorum ama. Ben çok utangaç biriyim, o yüzden bunu hiç belli etmiyordum.
2- Kime söylediğimi söyleyemem, ama çok rahat söylemiştim çünkü hislerim çok gerçekti. Gerçek olduğunda zorlanmıyor insan bunu söylerken.
3- Benim ki biraz maceralı anlatamam herhalde. Sıradan değildi, onu söyleyebilirim.
4- Çok aşık olup yerlerde sürünmek. Aslında deli gibi aşık olmayı çok istiyorum, ama karşılıklı olması koşuluyla.
5- En fazla 2,5 yıl, en kısa 3 ay sürdü.
6- Olgun ve dürüst olması... Çünkü hepsi çocuk bence.
7- Bu gün benim için hiçbir zaman özel olmadı ve yine hiçbir planım yok. Nedense, o gün geldiğinde ben hep tek başıma kalıyorum. Bir de hediye alma konusunda çok kötüyüm.
Oğuzhan Yıldız
1- İlk büyük aşkımı 2004 yılında yaşadım. Hatta oyuncu o da. 7 aylık bir ilişki yaşadık.
2- Ona dedim, ama biraz farklı söyledim: "Seni sapık gibi seviyorum" dedim.
3- Çok enteresandı. Beraber film izliyorduk. O beni öptü. Ben çok çekingen biriydim o zamanlar. 6 ay boyunca, hiç dokunmadım bile ona.
4- Tutarsızlık. Bir gün çok iyi davranan birinin, öbür gün ilişkiyi pat diye bitirmesi.
5- En uzun 8, en kısası 4 ay.
6- Bağlılık ve dürüstlük.
7- Çok önemsediğim bir gün değil aslında ama kızlar önemsiyor ve benim de önemsemem gerekiyor gibi hissediyorum.
Hiç öpüşmedim
Cemre
1- İlk kez aşık olduğumda lisedeydim. Acayip heyecanlanıyordum onu gördüğümde. Bana değişik bir şekilde "günaydın" dediğinde, "Kesin benden hoşlanıyor" diye düşünüyordum.
2- Bunu çok zor söylerim ve söyleyebilmem için çok zaman geçmesi gerekir. Evde salonda da olabilir, sokakta yürürken olabilir, ne zaman gerçekten hissediyorsam o zaman söylerim.
3- Hiç öpüşmedim. Çok merak ediyorum.
4- Aşkın bitmesi ve sevgilimin benden sıkılması, en büyük korkum sanırım.
5- Hiç ilişki yaşamadım nasıl bir şey olduğunu çok merak ediyorum.
6- Ne olursa olsun, açık konuşsun. Her şeyi söylesin.
7- İnanılmaz ticari buluyorum ve böyle bir gün olduğuna inanmıyorum. Anneler, Babalar günü daha anlamlı.
Cem Avnayim
1- Yuvadan beri aşık oluyorum, 6 yaşındaydım. Biraz fazla aşık oluyorum ben. İlk aşık olduğum kız çok güzel bir kızdı. Ben aşkı yemek yemek gibi bir ihtiyaç olarak gördüğüm için, bana çok doğal gelmişti her şey.
2- Bu tarz şeyler söylemem ben. Sevgimi gösteririm.
3- Çok zevkli ve çok keyifli bir şeydi, 14 yaşındaydım. Bağdat Caddesi’nin tam ortasında öpüşmüştük.
4- Aşkla ilgili korkum yok. Benim aldatılmak gibi bir korkum da yok çünkü eğer aldatılıyorsan, bu senin yüzündendir.
5- En uzun 11 ay sürdü. En kısa ilişkim 20 dakika sürmüştür.
6- Güven.
7- İlk Sevgililer Günümde kavga ettik. Çünkü işim uzadı ve ben buluşmaya geç gittim. O yüzden Sevgililer Günü hakkında pek iyi şeyler düşünmem.
Yalansız ilişki isterim
Eren
1- Bir tane sevgilim oldu benim bugüne kadar, o da dört sene sürdü. Bir arkadaş grubumuz vardı, o da o gruptaydı. 1,5 sene boyunca arkadaştık, ama sonra oyunlarla sevgili olduk.
2- Bir tek ona söyledim.
3- Heyecanlanmıştım, çok güzeldi. Bir de çok beğendiğim bir çocuktu ve tesadüfen o gün karşılaşmıştım o çocukla. Bu olaydan iki sene önce onu bir yerde görmüştüm ben ve inanamamıştım, ne kadar güzel çocuk diye.
4- Gerçekten çok seviyorsam ve o beni yalandan sevmişse, bunu öğrenmek beni çok korkutur çünkü ben gerçekten çok safça seviyorum.
5- Arkadaşlık süremizle birlikte 5,5 sene sürdü. Hálá da her gün konuşuruz başka da bir şey olmadı zaten.
6- Eğer beni seviyorsa gerçekten, hiç kimseden çekinmeden bana olan sevgisini göstersin isterim.
7- Güzel bir olay. Biz birbirimize küçük hediyeler alırdık, ama hiçbir zaman özel olarak bunu seremoni haline getirmedik.
Erman Burmalı
1- 19 yaşımdaydım. Daha öncekileri aşk zannediyormuşum, ama değilmiş. Çok güzeldi, sert bir kayaydı, çarpıldım. Hiç umursamadığım ve hiç aşık olabileceğimi düşünmediğim bir anda karşıma çıktı ve aşkın böyle bir şey olduğunu o gün anladım.
2- Çocukluğumda çok söylemişimdir, ama ilk söylediğimi hatırladığım kişi, yine aynı kişi. İlk anda nasıl söylediğimi hatırlamıyorum, sadece söyledikten sonra sürekli söylediğimi hatırlıyorum.
3- 11-12 yaşlarındaydım. Bana çok güzel gelmişti.
4- Herkes gibi aldatılmaktan ve "Seni çok seviyorum" deyip de arkadan bıçaklayanlardan korkarım. Göz göre göre aldatsın, ama gözümün içine bakıp bana aşkını ilan ediyorsa ve iki gün sonra gidiyorsa, bundan çok korkarım.
5- En uzunu 3 buçuk sene sürdü. En kısası da 3 gün.
6- Beni anlayan birisi olsun. Anlaşılabilmek çok önemli çünkü bazen ne yaparsan yap, anlaşılamıyorsun.
7- Sevgilim varsa yaparım, neden olmasın? O gün mutlaka, bir şeyler yapılır. Ama benim için çok önemli bir gün diyemem.
İlk 17 yaşında öpüştüm
Yasemin
1- İlkokuldaydım, ben dörde gidiyordum, o da beşe gidiyordu. Tolga’ydı adı. O da farkındaydı durumunun, çok tarz bir çocuktu. Giydiği kazağın kolları çok uzun olurdu ve uçları yırtık pırtık olurdu.
2- Herhalde 15 yaşındaydım, kime dediğimi hatırlıyorum, ama söylemeyeceğim. Onu görünce böyle kalbim deliler gibi atardı çok iyi hatırlıyorum.
3- 17 yaşındaydım. Yanımda Gülçin vardı. Çocuk benden iki yaş büyüktü. Bir şey hissetmemiştim aslında, "Ne bu ya?" olmuştum.
4- Aşk zaten korkutucu bir şey!
5- En kısa ilişki diye bir şey yok aslında çünkü o ilişki değil. Yazlıktaydık, biri vardı. Sonra benim arkadaşımın arkadaşı olduğunu öğrendik. Arkadaşlarım beni biraz etkiledi ve dene bu çocukla dediler. Bir hafta dayanabildim. En uzun ilişkim de iki sene sürdü.
6- Karşımdaki işime saygı duysun. Anlayış çok önemli. İşime saygı duymuyorsa benim hayatımda olamayacak demektir. Telefon açamadığımda, "Neredeydin sen?" diye bir ses duymak istemiyorum telefonda. İşime saygı ve anlayış o kadar:)
7- Sevgililer Günü hakkında bir şey düşünmüyorum çünkü sevgilim yok.
Yusuf Akgün
1- 17 yaşındaydım aşık oldum. Hálá beraberiz.
2- Ona... Lisede tanıştık, önce arkadaştık, sonra bir baktık sevgili olmuşuz.
3- Yorum yok...
4- Aşksız kalmaktan korkarım.
5- En uzun 6 sene, en kısa 6 sene.
6- Huzur.
7- Uzun zamandır beraberiz biz. Çiçekli balonlu kutlamalardan tutun da pırlantalı hediyelere kadar vardırdık olayı. Ama artık Sevgililer Günü bana daha çok ticari bir kavram olarak geliyor. İnsan sevgilisine sevgisini sunmak için tek bir günü beklememeli bence.
Hepsi Grubu
4 Birbirinden güzel ve şirin kız... Bir de güzel sesleri, kıvrak ve şölensel dansları biraraya gelince; seyre doyum olmayan ve ülkemiz müzik tarihinde biraraya gelmiş bayan grupların asla yakalayamamış oldukları bir başarıyı resmediyorlar. Hepsi Grubu, kuruldukları ve ilk şarkılarının namelerini kulaklarımıza mırıldanmaya başladıkları tarihten itibaren geniş kitlelerce beğenilen nadir gruplardan. Ve bu beğenimiz (gerçi tescile ihtiyaç yok) MTV müzik televizyonu tarafından da tescillendi desek yeridir.
İşte size birbirinden güzel dört bayan; “Hepsi” ile sımsıcak bir söyleşi...
Siz klasik sorulardan sıkılıyorsunuz galiba öyle bir duyum aldık. (gülüşmeler)
Soru olarak bagdatcaddesi.net’den soru soran arkadaşlarımız var; onların sorularını ilk önce yanıtlayalım. Sonra sohbet edelim. Sohbet sırasında ilginç bir şeyler buluruz aradan tamam mı? |
H.G: Tamam
Siteden sorular: Çocukluğunuzda böyle bir yere geleceğinizi hiç düşünür müydünüz? Yada çocukluğunuzdaki hayalleriniz nelerdir? Tuba Demir sormuş. |
Gülçin: Ya tabi ki düşünüyorduk. Herkesin sen ne olacaksın dedikleri zaman, zaten mikrofon olarak, her tür silindir şeklindeki eşyayı alıp şarkı söylemeye çalıştığım için böyle bir hayalim vardı yani.
Eren: Benim çocukluk hayalim çok komikti. Ahçı olmaktı. Ama bu çocukluk hayaliydi. Sonra, ortaokul yıllarına geldiğimizde tabi ki hayalimiz böyle bir grup olmaktı. gerçekten… Ama proje başladığında da bu kadar tepki alacağımızı çok kısa zamanda buraya geleceğimizi tahmin etmiyorduk.
Yasemin: Benim de mutlaka sahne ile ilgili bir şey olacağı kesindi, çünkü aileden gelen bir şeydi sonuçta. Tiyatrocu olmayı istiyordum. Ama daha sonra klasik baleye geçince dansçı olmaya karar verdim. Hep değişti bu fikir ama sonradan şarkıcılıkla dans bir arada olunca bu gurup kuruldu ve şimdi buradayız. Güzel yani.
Cemre: Zaten başından beri bunu istiyordum. Tabi klasik bale okuduğum için yani onda da sahne almak iyi ama, başından beri bunu istiyordum. Buraya geleceğimizi tahmin ediyor muyduk derseniz; biraz ukalalık olacak ama, ben ediyordum yani...
Tuba’ya teşekkürler. Muammer Çavuşoğlu demiş ki; Kıbrıs’a gelecekler mi?
|
H.G: Kıbrıs’a gideceğiz.
H.G: İyi ki sormuş... Kesinleşti 8’inde Kıbrıs’tayız. Cevabı çok kısa oldu bu sorunun ama… (gülüşmeler)
Gökhan Konaş demiş ki; başarılarında bayan ve güzel olmalarının payı onlara göre yüzde kaç? |
H.G: Buna toplu cevap verelim isterseniz? Tek tek yüzde vermeyelim.
Eren: Bayan olmamız şu şekilde algılanabilir. Hani yalnızca bayan olduğumuz için değil ama, kız gurubu hani ilk defa bu şekilde bir şey yaptığı için ilgi çekmiş olabilir mesela. %30 olabilir. Bayan olmamız ve dört kişi olmamız bence %30 olabilir.
Yasemin: Eee ben gittim… (gülüşmeler) Dünyalar Savaşı’na gittim çok güzeldi.
Eren: Hatırlamıyorum. Neden hatırlamıyorum çünkü ben her gün birkaç film izliyorum. Yani sinema dışında da. Ne izlediğimi gerçekten hatırlamıyorum. Çok fazla film izliyorum. Hangisi en son film hiç hatırlamıyorum.
Cemre: Angelina Jolie ve Brad Pitt. Ms&Mr Simith.
Eren: Hayatımın filmi. Büyük Umutlar.
Eren: Evet.
Gülçin: Hayatımın filmi diyemem.Zaten çok fazla film izlemeyi sevmiyorum. Eren gibi ilgim yok. Ama dans filmlerini izlemeyi daha çok seviyorum.
Cemre: Ya ben, şimdi pek film aklıma gelmedi düşün düşün… Genel olarak Angelina Jolie izlerim; çoğu filmini seviyorum ben. Hayatımın filmi... ımm... (gülüşmeler) Pek bir şey aklıma gelmiyor şu anda.
Yasemin: Benim biraz saçma gelecek insanlara ama Armagedon olabilir. Filmin son sahnesi beni çok etkilemişti. O olabilir.
Yasemin: Da Vinci Şifresi.
Gülçin: Ben de en son Da Vinci Şifresi’ni yarıda bıraktım. Sonlarına biraz gelmiştim bıraktım okumadım.
Neden yarıda bırakılıyor bu kitaplar?
|
Gülçin: Çünkü vakit yok.
Cemre: Zamanımız yok. Normalde ben çok fazla kitap yani yazın özellikle onlarca kitap okurum ama yani şey olmuyor böyle zaman….
Yasemin: Yok ama ayakkabıda önem veririm mesela öyle diyeyim.
Yasemin: En son ne aldım ya ben? Dans ayakkabısı aldım en son. Nike’dan aldım. Hepimiz aldık. (gülüşmeler)
Eren: Marka takıntım yok ama orijinal şeyler giyinmekten hoşlanıyorum. Genelde herkesin üstünde olan moda gibi herkesin üstüne yapışmış giysileri sevmiyorum. Orijinal şeyleri daha çok seviyorum.
Gülçin: Marka takıntım yok ama sevdiğim bir stil var tabi. Her markanın bir çizgisi oluyor. Benim de sevdiğim bir çizgi var tabi ki. Adidas seviyorum ayakkabıda özellikle. Onun dışında böyle çok tercih ettiğim kesin budur dediğim bir şey yok.
Cemre: Benim marka takıntım belli bir marka yok. Bazı genel olarak beğendiğim markalar var onların çoğu ürününü beğeniyorum yani tam benlik diye. Ama genelde her şey değil; bazı ürünlerde gidip özel üretim olan şeyleri bulurum; bunun her bedeninden şu kadar var, onları özellikle alırım... severim öyle tek tük olan şeyleri.
Peki Bağdat Caddesi hakkında ne biliyorsunuz? Karşıda hiç yaşadınız mı? Gezip gördünüz mü? |
Cemre: Anneannem oturuyor orada. Fakat şey, ben normalde Etiler’de oturduğum için Bağdat Caddesi’ni bilmiyorum, bana biraz karışık geliyor. (gülüşmeler)
Bağdat Caddesi mi karışık geliyor? |
Cemre: Büyük yani orası, güzel ama... ne bileyim…
Yasemin: Benim okulum orada. Kadıköy’de. İstanbul Üniversitesi Konservatuarı. Orada okuyorum... vaktimiz olduğu zaman Moda’ya gidiyoruz yada Cadde’ye... Cadde’de tek bildiğim yer Şaşkınbakkal. (gülüşmeler) Başka da hiçbir yeri bilmiyorum. Birkaç yer biliyorum ama inanılmaz karışık geliyor sokakları bana. Bana diyorlar ki orada yaşayanlar, sizin taraf daha karışık. Aslında değil, oradaki sokaklar birbirlerine çok benziyor çünkü; çok karışık geliyor bana.
Cemre: Bağdat Caddesi derli toplu olması açısından çok güzel bence. Yani mesela bir mağazayı bulabilmek için Etiler’den Bebek’e iniyorsunuz falan... Bağdat Caddesi’nde hepsi var. Bütün alışveriş merkezlerindeki mağazaların hepsi var; o açıdan çok güzel, ama yine de çok iyi bilmediğim için karışık geliyor.
Eren: Benim de hayatım hep Avrupa yakasında geçti. Karşıda da bir tek Cadde’yi biliyorum ve arabayla karşı tarafta her zaman kaybolurum. Bir tek arabaya binip Cadde’ye gitmeyi biliyorum. Başka hiçbir şey bilmiyorum. Cadde çok rahat bir yer bence. Gittiğim zamanlarda her şey süper. Dümdüz bir cadde ve ben ara caddelerinin de çok rahat olduğunu düşünüyorum. Çünkü bence hepsi birbirine paralel ve mantıksal olarak karışık değil.
Ama bu kavramı duymuşsunuzdur en azından. Bağdat Caddesi’nden yaşayanlar hakkında edindiğiniz fikriniz var mı? Etiler insanlarına benziyorlar mı mesela? |
Cemre: Mesela Bağdat Caddesi kızları için diyorum ki; ya bunların hepsi nasıl bu kadar bakımlı ve güzel olabilir? hepsi güzel! (gülüşmeler) Ne kadar kızın yanından geçiyorsam hepsi güzel, manken gibiler... Bağdat Caddesi’nin kızları güzel oluyor onu biliyorum.
Eren: Bir de şeyi biliyorum, araba olayını. Orada arabalarla hızlı giderlermiş, arabalarla gezerlermiş onları da biliyorum. (gülüşmeler) Bir de çok kalabalık oluyormuş haftasonu ve hava güzel olunca.
Cemre: Marks&Spencer’ın önünde toplanıyorlarmış dimi Yasemin? Buluşma noktası falan varmış onların. Arabayla gezen gruplar, mesela sahil tarafındaki Mc Donald’s ın orada toplanıyorlarmış öyle biliyorum. (gülüşmeler)
Yasemin: Ben şeyi hatırlıyorum Cadde ile ilgili... Birkaç sene önce orada bir mağazaya girmiştim. Daha küçüğüm. Avrupa tarafında öyle büyük katlı mağazalar yok henüz. Annemlerle beraber, böyle kat kat çıkılıyordu mağazaya ve çok da güzel kıyafetler vardı. Sonra ikinci girişimde öğrendim ki Zara diye bir yermiş. İlk Zara orada açılmıştı onu biliyorum...
Gülçin: Bakımlı insanlar olduklarını biliyorum, böyle diyeyim. (gülüşmeler)
Gülçin: 20 yaşındayım 85 liyim.
Cemre: 20
Eren: 21
Yasemin:19
Mesela bugün makyajlarınızı siz mi yaptınız? Siz mi yaparsınız? Makyaj eğitimi aldınız mı? |
Yasemin: Ben bugün kuaföre gitmedim. Kendi kendime yaptım her şeyi. Saçıma da fazla şey yapmıyorum artık... konserlere çıkarken bazen kendim yapıyorum, daha kolay ve daha pratik. Doğallıktan yana daha çok yakışıyor açıkçası bana kendi halinde bırakmak. Makyajımı da kendim yaptım. Bugün aslında Erenle biz gitmedik kuaföre üşendik. Biz kendimiz yaptık.
Eren: Makyaj eğitimi almadık. Ama artık suratımıza makyözler çok fazla makyaj yapa yapa kendimize en çok yakışanı yavaş yavaş bulmaya başladık. Bir de makyaj nasıl yapılır yavaş yavaş biz de. Ben de bugün kuaföre gitmedim. Zaten saçlarım normal, yani makyajı da kendim yaptım. Birde sürekli kuaföre gidip makyaj yaptırmak... hani gerek yok diye düşünüyorum.
Gülçin: Bu arada ya şey; biz hep beraber küçüklüğümüzden beri, sahneye çıktığımız için, kendi makyajlarımızı ve sahne makyajımızı kendimiz yapmak zorunda kalıyorduk. Bu sahne makyajı başka bir şey ama, ben öyle bir şey ki bazen özellikle rimel sürerken batırıyorum ve kendim yapmamayı tercih ediyorum o yüzden; ben de bugün kalkıp kuaföre gittim yani. (gülüşmeler)
Cemre: Ben istesem makyajı düzgün şekilde yaparım ama artık saç ve makyaj yaptırmak istemiyorum. Hiç hoşuma gitmiyor saç ve makyaj yaptırmak elimde olsa hiç makyajsız şekilde çıkıcam rahat rahat, ama olmuyor yani.
Erkek arkadaş mevzusuna girelim mi?
|
Menejer: Ben söyleyeyim, Cemre'nin yok, Gülçin'in yok, Eren'in var, Yasemin'in yok. (gülüşmeler)
İlişkinden memnun musun? Ne kadar zamandır… |
Eren: Çok memnunum. İki sene. Çok memnunum çok mutluyum, huzurluyum.
O ne yapıyor? Nasıl biri?
|
Eren: O ne yapıyor? Normal bir üniversitede okuyor. Biz tabi ki anormal bir üniversitede okumuyoruz. (gülüşmeler) Konservatuar değil. Öğrenci ekonomi bölümünde okuyor. Gerçekten çok alakasız. Ama onun da ruhunda dansçılık ve şarkıcılık varmış. Yaşadığımız bazı ayrıntılarda görüyorum bunu. Bizimle takıldığı sürece baya bir çıkıyor ondan böyle şeyler. O da hayatından çok memnun... bizimle olmaktan çok memnun. Bizimle diyorum, çünkü sırf benle değil yani, hep birlikteyiz.
İdeal bir sevgili nasıl özelliklere sahip olmalı? Dürüst mü olmalı, asla yalan söylememeli mi, yakışıklı mı olmalı... entelektüel mi? Nedir? |
B.C: Eren seçmiş tamam.. (gülüşmeler)
Eren: Benimki gibi olmalı; nasıl mı? İdeal bir sevgili tipinin haricinde söyleyeceğim. Çünkü “ideal tip” herkesin kafasında çok farklı. Anlayışlı olmalı diye düşüyorum... yani bazı durumlar vardır her halden durumlardan... hani anlayışlı olmalı, kendi isteklerine göre davranmamalı, karşısındakine tolerans tanımalı. Çok kıskanç olmamalı.
Ama biraz, azcık kıskanmalı mı yani? |
Eren: O da olmasın bence, ben öyle kıskançlıktan çok hoşlanmam... çünkü beni boğuyor gibi geliyor kıskanç tavırlar. Onun dışında içten bir insan olması lazım. Herkesin onu sıcak bir insan olarak görmesi hoş olur...
Yasemin: Ya nasıl söylesem... Bu soru daha önce de sorulmuştu bana. Ukala olmamalı, bana güvenmeli, benim de ona güvenmem gerekiyor tabi. Ve nasıl söylesem, karakteri oturmuş olmalı, iki yüzlülükler falan... güzel şeyler değil bunlar. Ne bileyim beni kıskanmayan... biraz kıskansın ama çok kıskanmasın... çünkü Eren’e katılıyorum, çok boğuyor insanı... niye kıskanıyorsun falan, çok kötü olur herhalde. Ben kıskanırım açıkçası... ama fazla belli etmem... içimde kalır, söylemem.
Cemre: Doğal ve dürüst olmalı. Beni merakta bırakmalı. Mutlaka merak ettiğim bir şeyler olmalı hep.
Cemre: Evet gizemli olmalı ve boyu boyuma yakın olmalı ki kendimi güvende hissedeyim.
Cemre: 67 falan galiba. 1;67.
Kolay... standart… (gülüşmeler)
|
Cemre: Bilmiyorum ya, böyle sorular sorulduğunda hiç birinde aklıma cevap gelmiyor. Bir erkek nasıl olmalı? Ne bileyim rahat olabileyim yanında, abuk subuk yalanlar söylemesin, bir şey yapmak istiyorsa gezmek eğlenmek istiyorsa eğlensin. Açık sözlü olsun bir şey yapıyorsa gelsin suratıma söylesin. Kavga edip sonra sakinleşebilirim. Ama şey bilmiyorum yani çirkin davranışlar olmasın. Bu soruyu böyle sorunca benim aklıma hiçbir cevap gelmiyor. Ne bileyim ben anlık bir cevap veremem buna.
Grup içersinde iş bölümünüz var mı? Mesela röportajlara gittiğimizde Cemre konuşmayı sever, Eren daha arkada kalır genellikle gibi... |
Cemre: Yok. Adımızda “Hepsi” zaten öyle bir iş bölümümüz yok aslında. Kim ne isterse o anda o an’a bağlı olarak yapıyor.
Tv programlarına katıldınız, röportajlara gittiniz, en eğlendiklerinizden bir tanesi? Sanırım Zaga’ya katılmıştınız ve baya hareketli ve eğlenceli geçmişti. |
Yasemin :Zaga’da bir şey olmadı yaa Beyaz’da çok eğlendik. Gülüyoruz. Konuk olduğumuzu unutuyoruz orada; Beyaz espriler yapıyor biz gülüyoruz eğleniyoruz kendi kendimize.
Cemre : Zaga’da güzeldi.
Eren : Sinyal çok güzel.
Gülçin : Sinyal programına gittik araba kullandığımız böyle işte hepimiz gittik.
Yasemin: Ben rezil oldum.
Yasemin: Ehliyeti yeni aldım. Trafiğe çıkmadım hayatımda, araba park etmedim ben. Rezil oldum, gerçekten rezil oldum. Gülçin dubaları kaldırdı ben ona rağmen park edemedim o arabayı. İşaretleri falan bildik ama ben arabayı park edemediğim için üç tane ceza aldım. Dans etmek zorunda kaldık. (gülüşmeler)
Cemre: Yaseminle Gülçin takıldı, Erenle ben; işte arabayı işaret dubalarının arasına park etmek gerekiyor, Gülçin’de inip gel gel, git diyor. Gülçin iniyor dubaları kaldırıyor bir güzel. (gülüşmeler)
Gülçin: Kukaları kaldırdım çünkü imkanı yok asla park edemez Yasemin; böyle bir şey yapmak zorundaydım yani. (gülüşmeler)
Eren: Sonuçta ben ehliyeti alalı 3 yıl falan oldu... trafikte geziyorum gerçekten güzel şekilde. Bazı tabelalar var onlar ehliyet kitabında var, trafikte yok; onları koymuşlar oradaki piste, Cemre’de benden 1,5 sene sonra aldı benden daha taze onun bilgileri, arabayı kullanan benim, cevapları veren Cemre. Allah’tan yanımda ehliyet sınavından daha yeni çıkmış yeni biri var yoksa ben yalnızca araba kullanıyorum, güzel park ediyorum... bazı levhalar var gerçekten bilmiyordum... o yüzden Cemre’ye teşekkür ediyorum buradan. (gülüşmeler) Ceza almamızı engelledi.
Peki ne kadar puanla bitirdiniz? |
H.G.: Neredeyse hepsi hata. (gülüşmeler)
5 tane soruyorlardı sanırım. |
Eren: Soruları bildik ama yani giderken hata yaptık bagajı açık unuttuk. (gülüşmeler) Park edemedik orada hep birlikte çok komik oldu. Kaputu açmam gerekiyor, kaputun kolunu bulamadım bagajı açtım. Sonra kaputu açtık ama bagaj açık kalmış. Öyle gitmişiz kullanmışız. (gülüşmeler) Öyle garip garip şeyler oldu
Bu arada garip bir hikaye dinledik biz. |
H.G: Ne, Nasıl bir hikaye?
H.G: (gülüşmeler)
Yasemin: Eren küçükken reçellerle birlikte karınca yiyormuş. (gülüşmeler)
Eren: Bahçe katında oturuyorduk. Bahçeli bir evdi. Masada mutfak masasında bal ve reçel hep dururdu. Onlar hani buzdolabına konmuyordu ve çok fazla karıncalanıyordu, karıncaların yolu vardı; şekerin ve reçelin içine girerdi. Ben de küçükken her seferinde ayıklardım çaya ve süte koyarken, reçellerden ayıklamazdım öylece ekmeğimin üstüne sürerdim karıncalarla birlikte.
Eren: Annemde görüyor canım ne olacak. (gülüşmeler) Pek önemli değildi. Karıncaları da çok seviyorum... gerçekten çok seviyorum enteresan şekilde. Onlar bana enteresan şekilde tatlı geliyorlar yani çok çalışkanlar. Öyle çocukken karıncaların çok çalışkan olduklarını öğrenirsiniz ya, çocukken çizgi filmlerden falan... o şekilde işlemiş karıncalarda orda bana yabancı gelmedi uzun süre. 7 sene o evde yaşadım... orda ne güzel ekmek üstüne ayıklamadan yedim çok da yemişimdir muhtemelen karınca.
Başka çocukluk anılarınız? |
Yasemin: Ben bir kere köpeğimle birlikte uyumuştum. Bizim sibirya kurdumuz vardı o zaman daha ona yer yapamamıştık bahçede... apartmanda bakıyorduk bir süre, balkonda kocaman bir kulübesi vardı. Motosiklet geçtiğinde sürekli havlıyor, susması için yanına gitmen gerekiyor... yani ben kulübeye girdim onunla, kulübeden çıkınca yine havlamaya başlıyordu ve ben kulübede onunla birlikte uyudum sabaha kadar. (gülüşmeler) Sabah uyandığımda yalıyordu beni o şekilde uyanmıştım. Çokta büyük, ben de küçüğüm...
Yasemin: İlkokul sondaydım orta bire geçicektim. Baya büyüktü o birlikte uyumak zorunda kalmıştık onunla... iğrenç kokuyordum kalktığımda. (gülüşmeler)
Eren: Ben de kız kardeşimle, benden iki yaş küçük kız kardeşim var, annemler evde yokken evdeki birçok eşyayı kül tablası olsun, abajur olsun bir sürü eşyayı; bir tane böyle kapalı barandamız vardı hepsini oraya taşırdık... ve hepsinin üstüne bir fiyat koyardık... annemler eve geldiğinde onlara satmaya çalışırdık... böyle saçma sapan oyunlar oynardık kardeşimle. Evdeki eşyaları annemlere satıyorduk tekrardan. (gülüşmeler)
En çok ne kadar yiyebilirsin? |
Yasemin: En çok bir ekmek yerim. (gülüşmeler) Ben yemek yemeği çok seviyorum ama bu sıralar yememem gerekiyor. (gülüşmeler) Baya bir kilo aldım çünkü. En çok balık ve tavuk severim. Sebzelerden brokoli yemeği severim. Bir de anneannemin yaptığı Ayşe kadın fasulyeyi, zeytin yağlı. Zeytin yağlı dolma...
Yasemin: Ben yaptım.
Yasemin: Makarna yaptım. Sos yapıyorum değişik tarzlarda böyle, özel soslar yapabiliyorum. Bir de bezelye yemeği yapmıştım.
Yasemin: Zevkli ama kimse karışmayacak mutfakta... çünkü, mesela annem gelip şunu karıştırmasın yani... ben yapıyorsam ellenmeyecek...
Peki yemek seçiyor musun? |

En büyük hayalimiz bir müzikale imza atmak!
‘Hepsi’ grubunun üyeleri Cemre, Eren, Yasemin ve Gülçin, ekip olarak farklı bir şeyler yapmak istediklerini söyledi: Hayalimizde yurtdışındakiler gibi çok büyük bir müzikal var. Kaliteli ve alışılmamış bir proje istiyoruz..
Gençlerin sevgilisi olan Hepsi grubunun kızları; Cemre, Eren, Yasemin ve Gülçin, başrol paylaştıkları ‘Hepsi 1′ adlı diziyle atv ekranlarına taşındı. Oyunculuk adına hayli yol kat ettiklerini söyleyen dört genç kız, en büyük hayallerinin bir müzikalde oynamak olduğunu söyledi. Önümüzdeki ay üçüncü albümleri için stüdyoya girmeye hazırlanan Hepsi kızları; sinema filmi için teklifler almaya başladıklarını belirterek, haklarıında merak edilenleri GÜNAYDIN‘a anlattı.
GÜN GEÇTİKÇE DOĞALLAŞTIK* Dizi çekimleri nasıl gidiyor?
YASEMİN: Bu aralar havalar soğuk ve çekimler dışarıda olduğu için zorlansak da, genelde çok güzel geçiyor. Üşüyoruz ama çok eğleniyoruz.
EREN: Artık yün fanilalar giyiyoruz.
* Oyunculuğa alışabildiniz mi?
GÜLÇİN: Gün geçtikçe daha iyi olmaya başladık. Başlarda oyuncu koçumuz vardı. Aldığımız derslerle açığımızı kapatmaya çalıştık. Birçok insan da oyunculuğumuzu doğal buluyor.
CEMRE: İyi oyuncu dediğimiz kişilerden çok olumlu tepkiler aldığımızı söyleyeyim. Onlardan ‘Bu işi kotardınız’ tarzında güzel telefonlar aldık.
EREN: İlk başladığımız günle şu anki halimiz arasında çok fark var. Zaten herkes bunu söylüyor. Bu duruma gelmemizde birçok insanın rolü var.
YASEMİN: Karşımızdakinden rol almayı öğrendik. Ondan rolü aldığımızda, biz de bir şeyler katıp kullanabiliyoruz. Biz de kendi yorumlarımızı katıyoruz.
* Diziyi izledikten sonra birbirinizi eleştirdiğiniz oluyordur. Hanginizin oyunculuğa yeteneği daha fazla?
EREN: Teknik olarak bilmiyoruz ama izleyici olarak baktığımda; hepimizin gerçekten o an iyi oynadığını ve o duyguyu verdiğini söyleyebilirim.
* Hiç müzikal teklifi aldınız mı?
EREN: Hayalimizde yurtdışındakiler gibi çok büyük bir müzikal var.
CEMRE: İnsanlar albüm çıkartıyor, arkasından peş peşe 5 klip çekiyorlar. “Biz şunu, bunu yaptık” diyorlar. Bizim kliplerimiz daha az ama diğerlerinin yanında farkını belli ediyor. Ekip olarak çok iyi çalışıyoruz ve gerçekten farklı bir şeyler yapıyoruz. Eğer bir gün, bir müzikal yaparsak kaliteli ve alışılmamış olsun istediğimiz için titiz davranıyoruz.
YASEMİN: Çok istiyoruz ama şimdilik öyle bir zamanımız yok. Albüm çalışmalarına başladık. Yine de müzikalde oynamak, en büyük hayallerimizden bir tanesi.
EREN: İnsanları eğlendirecek ve yüzlerini güldürecek şeylere ihtiyaç var. İçinde duygusal şeyler de barındıran eğlenceli bir müzikal sunmalıyız biz.
* Albüm çalışmaları ne durumda?
CEMRE: Parça seçiyoruz. Aralık sonu da kayıtlara başlayacağız.
* Nasıl bir albüm olacak?
CEMRE: Söyleyemeyiz!
EREN: Farklı bir albüm olacak.
GÜLÇİN: Henüz şarkı seçme aşamasında olduğumuz için her an her şey değişebilir. O yüzden biz şimdi ne söyleyesek yalan olur.
YASEMİN: Farklı bir şey yapacağız ama ne yapacağımızı biz de bilmiyoruz.
* 5 yıl sonra Hepsi grubunu nerede görmeyi planlıyorsunuz? CEMRE: Bizim en çok istediğimiz şeylerden biri, içecek kutularının üstünde kendimizi görmekti. Geçen yıl hem bunu yaptık, hem de Sezen Aksu’yla beraber şarkı söyledik. Bundan sonra ne yapacağız? En son 5 yıl sonrasını düşünmeme kararı almıştık! (Gülüyor)
YASEMİN: Düşünmüyoruz çünkü, hakikaten işin içinden çıkılmıyor…
İLERİYİ DÜŞÜNMÜYORUZ
* Yurtdışıyla ilgili çalışma var mı?
CEMRE: Şimdilik kesinleşen bir şey yok. Bir İngilizce şarkı yapmıştık ve o bayağı ses getirdi. Vokallerini bile tam okumadan yaptığımız deneme şarkımızla Avrupa’da listelere girdik. MTV’de birkaç hafta birinci olduğumuzu duyduk. Ama biz o şarkının üstüne oynamadık.
YASEMİN: Sadece bir denemeydi…
* Niye üstüne gitmediniz?
CEMRE: Çünkü her şeyi sindire sindire yapmak gerekiyor.
EREN: Yurtdışı için bence hazır değildik o zaman.
YASEMİN: Yaşımız daha çok genç. Bazı şeyleri yeni yeni öğreniyoruz. Bir dahaki sefere daha güzelini yapıp, yurtdışına göndeririz…

* Cemre’nin adı Kenan Doğulu ve dizideki bir rol arkadaşınızla aşk dedikodularına karıştı…
CEMRE: Bu konulardan nefret ediyorum!
EREN: Biz magazinden çok uzak bir grubuz.
CEMRE: 10 yıllık arkadaşımla beni sevgili olarak yazdılar. Bunlar bana zarar veriyor ve bundan nefret ediyorum. Magazin olaylarından beri setten direkt eve gitmeye başladım. Artık evde oturuyorum. Hadi dışarıdaki adamı ’sevgilim’ diye yazdılar; Kenan Doğulu’yla sahnedeydik!
GÜLÇİN: Kenan Doğulu’yla sahnedeyiz ve düet yaparken çekilen görüntülerde bizi atıyorlar. Cemre ile Kenan’ı sanki bir aşk yaşanıyormuş gibi yan yana koyuyorlar. Buna gerçekten çok sinirleniyorum.
* Neden özellikle Cemre’yle ilgili bu haberler çıkıyor?
CEMRE: Biz de onu anlamıyoruz zaten. Bundan dolayı artık evde takılıyorum.
* Şu anda hayatınızda birileri var mı?
YASEMİN: Bu soruyu geçiştirsek… Olanı da var, olmayanı da çünkü! (Gülüyor)
‘Hepsi 1′de oynadığınız karakterler size benziyor. Siz aslında nasıl karakterleri canlandırmak istersiniz?
CEMRE: Geçen gün ben de bunu düşündüm. Görsel olarak değil, sadece oyunculukla izleten bir şey yapmak isterim. Makyajsız, güzel görünmek zorunda olmayan bir karakter mesela… Hırçın bir tip olabilir, kötü bir tip olabilir. Ama ‘ciks’ bir kızı oynamak istemem. Zor bir rol olsun isterim. “Ne yapacağım ben şimdi?” diyebileceğim bir rol olmalı. İlle de etik ve doğru şeyler oynanması gerekmiyor…
EREN: Geçen gün Fatih Akın’ın yönettiği ‘Yaşamın Kıyısında’ filmini izledim. Orada Nurgül Yeşilçay’a bayıldım. “İşte oyunculuk bu!” dedim. Gerçekten de öyle bir rolü canlandırmak isterdim.
LOPEZ’İ BEĞENİYORUM
* Ama Nurgül Yeşilçay’ın canlandırdığı rolde aykırı bir durum da söz konusuydu…
EREN: Orada aykırılığın yanında çok şey var. Oyunun sıcaklığı burada zaten. O aykırı ilişkiyi de yaşıyor, kaçakçılık da yapıyor.. . İşin içinde birçok şey var. Mükemmel bir şeydi…
* Gülçin ve Yasemin siz nasıl bir rolde oynamak isterdiniz?
GÜLÇİN: Bu konuda ben Jennifer Lopez’i çok takdir ediyorum. Çünkü kendini öne çıkaran şeylerde oynuyor. Ya dans ediyor, ya dövüşüyor. Yani hep fiziksel bir şeyler var. Görsel anlamda da kendisini çok iyi kullanıyor. Ben de şarkı söyleyebileceğim ya da dans edebileceğim müzikal bir filmde olabilirim. Tatlı bir kızı oynamayı da çok isterim.
YASEMİN: Ben kötüyü oynamak istiyorum. Kötü düşünen bir insan olmadığım için bu benim için zor bir rol olur… Bir katil ya da kötü bir polisi canlandırabilirim.
* ‘Hepsi 1′ dizisi başladığı günden beri oyunculuk anlamında sizde neler değişti?
CEMRE: Önceden sahneye giriyorduk ve oynamaya çalışıyorduk. Şimdi sahnedeki durumu yaşamaya çalışıyoruz. Bu da bizde çok fazla şey değiştirdi. Çok daha fazla inanarak oynamaya başladık. Zamanla tecrübe kazanmaya başladık. Zaman her konuda olduğu gibi bu konu da da çok yardımcı oldu.
YASEMİN: Gitgide kameraya ve ışığa alıştık.
EREN: Çok güzel şeyler öğrendik. Ekibimizle çok güzel anlaşıyoruz. Annemden çok onları görüyorum.
CEMRE: Zaten ekip de bizim deli olduğumuza karar verdi! ‘Dördünüz arasında normal bir tane yok’ diyorlar. Biz 12 senedir beraberiz. Aramızda tartıştığımız zaman bütün ekip diken üstündeydi. Kavga ediyoruz sanıyorlardı.
YASEMİN: Tartıştığımız anlarda ‘Şimdi biri seti terk edip gidecek’ gözüyle bakıyorlardı. (Gülüyor) Artık biz tartışırken kimse ilgilenmiyor.
KAVGA NEDENİ ÇİKOLATA!
* Neden tartışıyorsunuz peki?
CEMRE: Abuk sabuk şeylerden…
EREN: Aklınıza bile gelmeyecek kadar saçma şeyler…
CEMRE: Birimiz ‘Sen çok çikolata yedin’ diyor, diğerimiz de ‘Sana ne benim çikolatamdan’ diye çıkışıyor. (Gülüyor) Bir keresinde Eren kafama çikolata atmıştı mesela…
GÜLÇİN: Cemre, Eren’e çok şişmanladığı için ‘Çikolata yemeyeceksin’ dedi. Eren de ‘Yiyecem yiyecem’ diye tutturduğu çikolatayı, Cemre’nin kafasına attı. (Gülüyor) Sonra hep beraber gülmeye başladık.
CEMRE: O kadar abuk sabuk şeylerden tartışıyoruz ki, sonra neden tartıştığımızı bile unutuyoruz. O yüzden bize birşey olmaz. Biz herhangi bir konuda kavga ettikten beş dakika sonra eskisi gibi muhabbete devam ederiz.